Makale: ABESE SÛRESİ'NDEN BUGÜNE MESAJLAR!

Abese suresi,  kitaba tabi olan bizlere şu mesajları sunuyor. Sûre Mekke döneminde nazil olmuş olup içerdiği uyarılar evrensel değerler taşıyor. Müslüman Âlimler bu uyarıları o günün Mekke yöneticilerine yönlendirse de asıl muhatabın kitaba tabi olanlar olduğu bir hakikat. Tefsirciler bu surenin ilk ayetlerinin muhatabı Velid bin Muğire olduğunu aktarıyorlar. Oysa biz anlamak ve hayata taşımak için okuyorsak muhatap değişecektir. Asıl muhatap kitaba tabi olanlar yani Müslümanlar olacaktır. Çünkü bu kitap Müslümanlara iniyor ve onu okuyup hayata, topluma hâkim kılmak Müslümanların görevi.   Kitabın tehditlerini sadece geçmiş çağlarda yaşamış kişilere hasretmek bizi görevimizden ve sorumluluklarımızdan uzaklaştırır. Oysa bu surenin ilk ayetlerinde anlatılan, kınanan kanaatimizce Hz. Peygamber değil, karşısındaki topluluktur. Bir iki kişi değil aksine sayılan olumsuzlukları barındıran topluluklardır. Bugün kendi toplumumuzda bu sayılan olumsuzlukları barındıran insanlar bu tehdidin muhatapları olacaklar demektir. Gelin ayetleri beraber okuyalım.

﴾1﴿Yüzünü ekşitip başını çevirdi

﴾2﴿ Görme engelli o kişi geldi diye.

﴾3﴿ Ama (ey Peygamber!) Sen nereden bileceksin, belki o kendini arındıracaktı.

﴾4﴿ Yahut o bir öğüt alacak, bu öğüt kendisine fayda verecekti.

﴾5-6﴿ Sen ise kendini her bakımdan ihtiyaçsız görenle ilgileniyorsun.

﴾7﴿ Onun arınmamasından sen sorumlu tutulmayacaksın ki!

﴾8-10﴿ Gönlünde Allah korkusu taşıyarak koşup sana geleni umursamıyorsun!

İlk ayette yüzünü ekşitti başını çevirdi ifadesiyle, bunu yapanın âmâ kişinin Hz. Peygamber’in yanına geldiğinde onu beğenmeyen, onları insan yerine koymayan Mekkeli elitler olduğu görünüyor. Çünkü vahyin başından beri Müslümanları ve Hz. Peygamber’i aşağılayan iman edenlere ayak takımı diyen bir zihniyet var. İşte bu zihniyeti temsil edenlere tebliğ yapan Hz. Peygamber’in olduğu ortama aniden giren âmâ kişiyi gören bu müstekbirler yüzlerini ekşitiyor, başlarını çeviriyorlar.

Burada bir mesaj da sanki tüm ümmete geliyor. Dikkat edin içeri giren âmâ görmüyor, kimin ne yaptığını görmüyor. Yani gaybi bir konu onun için amma Allah sanki bugünün Müslümanlarını ta o günden uyarıyor. Size arınmak için gelen yüreği Allah korkusuyla dolu bir âmâyı, bir garibanı makam mal, mülk sahipleri için ötelemeyin diyor.

Bu sureyi okuyan Müslümanlar hele bir de liderse uykuları kaçmalı, çünkü eğer genel kanaati alırsak bu uyarıların Hz. Peygamber’e olduğunu söylüyor ki bu durumda onun varisi olanlar aynı uyarıların muhatabı oluyorlar. Biz bu ayetlerde yüzünü ekşiten, sırtını dönen o toplumun elitleri olduğu kanaatindeyiz ki böyle olsa bile yine muhatap Müslümanların yöneticileri oluyor. Uyarılar bunlara yapılıyor.

Gelin biraz güncelleyelim, bugün yaşadığımız toplumda cemaatlerimiz ve onların yöneticileri bu ayetlerin muhatabı değil mi?

Oturun düşünün siz bir cemaate gidiyorsunuz arınmak için, size yapılan muamele veya karşılama nasıl oluyor, bir de zengin varlıklı biri geldiğinde ona yapılan muamele nasıl oluyor.

Bir makam sahibi geldiğinde ona yapılan muamele nasıl , size yapılan muamele nasıl!.  Bir milletvekili, vali gibi insanlar geldiğinde onlara yapılan muamele nasıl , bir de size yapılan muamele nasıl !.

Cemaat liderlerimiz zengin bir finansör bulmak için neler yapıyorlar, bir de yanında dava arkadaşlığı yapmış sıradan insanlara nasıl muamele yapıyorlar!  Tek çırpıda yanındaki dava arkadaşını silip atıyorlar, amma imkân sahibi birini kendi cemaatinden olmasa bile ne ikramlar hürmetler sunuyorlar. Bu ayetlerin tehdit ettiği aslında bunlar değil mi?

Size yaşadığım bir anımı anlatayım, bu konuyla bağlantılı olduğu için yazıyorum. Yıllar önce bir cemaatin faaliyetlerine katılıyorum,  İslam’ı yeni tanıdığım dönemler. Bir gün sohbet için gittiğim mekânda yöneticiler toplantı yapmışlar biz de üstüne gitmiş olduk, biraz da erken gittik. Bende sakal namaz sorunundan dolayı işimi bırakmıştım. İşten ayrıldığımı duyan yöneticilerden bir kaçı kendi aralarında konuşurken işitmiştim. Aynen şu cümleyi kurmuşlardı bizim aramıza gelenler işsiz güçsüz olanlar, işi olanlar da işini bırakıyorlar sanki biz bunlara iş vereceğiz diyorlardı. Hiç unutamıyorum bu anıyı, bugün bu sureyi okuyunca bağlantı kuruyorum, galiba bunları söyleyenler bu ayetlerin anlattığı veya uyardığı kişiler diyorum. Yanlış bir okuma değil ayeti kendi yaşadığınız topluma indirdiğinizde karşılığı geliyor önünüze. Bu arkadaşları kınamak için yazmadım realiteyi yazdım, bugün yaşadığımız toplumda maalesef bu uyarılara muhatap olmayan Müslüman yok denecek kadar az. Hele Müslümanların yöneticileri arasında bile bulmak çok zor. Çünkü biz ayetin muhatabını 1400 yıl öncesinde yaşayan bir şahıs olduğunu söyledik işin içinden çıktık. Oysa unuttuğumuz bir gerçek var yaradan Allah bütün yarattığı kullarına eşit mesafede duruyor. Hz. Musa a.s.’a “firavuna git o haddi aştı ona yumuşak söz söyle belki öğüt alır” diye buyuruluyor. Aynı durum Velid bin Muğire için de geçerli onun da yumuşak söze ve uyarılmaya ihtiyacı var. Buradaki muhatap bu kişiden çok sıralanan olumsuzlukları yapan bütün insanlar olduğunu bilmemiz gerekiyor. Biz işin kolayına kaçıyoruz ibret almak hayata taşımak yerine birinin üzerine yıkıp kurtulduğumuzu sanıyoruz. Biraz da yahudilerin günah keçisi bulup işi ona yüklemeleri gibi.

Bu toplumun Müslümanları olarak tuhaf insanlarız, yüzünü ekşiteni, sırtını döneni 1400 yıl öncesinin Mekkesinde arıyoruz. Kendi hayatımızda aramamız gereken olayı yüzyıllar öncesinde arıyoruz. Bizim kendi hayatımızda, haz etmediğimiz insanlar yanımıza geldiğinde yüzümüzü ekşiltip sırtımızı dönmüyor muyuz?

Bizim cemaat liderlerimiz başka cemaatlerin yöneticileri kendilerinden ilmi bir konuyu münazara etmek istediklerinde onlara sırtını dönmüyorlar mı?

Bugunun Müslümanları kendilerinden olmadıkları için kardeşlerine bırakın sırtını dönmeyi onları hain, ilan etmiyorlar mı?

Bizim toplumun Müslümanları beraber dava arkadaşlığı yaptığı kardeşlerine menfaatleri için sırtını dönmüyorlar mı?

Soruları çoğaltmak mümkün bu ayetlerin uyardığı kişiler bunları yapanlar değil mi? Okuduğumuz ayetleri güncel hayatımıza taşırsak karşılığı oluyor. Karşılığını bulan ayetler bize yol gösteriyor olacak. Bizim arınmamızı sağlayacak, biz nedendir bilinmez hayata indirmek yerine tarihe hapsediyoruz. Bizim görevimiz kendi toplumumuzda bu ayetlerin muhataplarını bulmak ve uyarmak olmalıydı.

Bu ayetleri kendi toplumumuzda güncellemeliyiz, uyarılarını güncel karşılıklarını bulup hayata indirmeliyiz, tarihin geçmiş sayfalarında hapsetmemeliyiz.

Allah tüm Müslümanlara feraset, basiret ve arınma yolunu nasip etsin. 

Yorum yapın

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuzdan emin olun. HTML kodları kullanılamaz.