Kur’an nüzul sırasına bakıldığında ilk inen ayetlerden ve surelerden birinci Alak suresinden sonra inen ikinci süre “Kalem Suresi” olduğu rivayet edilir. Bu süre ve ihtivası bizlere çok büyük dersler veriyor, Hz. Peygamber örnekliğiyle Allah bu kitaba tabi olanlara bir yol öğretiyor adeta! Dikkat edin ilk gündeme gelen geçmiş kavimlerin kıssası bu surede karşımıza çıkıyor. Mekke’yi düşünün, tuğyanın alıp başını gittiği bir toplum düşünün. Yoldan sapan bu topluma ilk uyarı ve geçmiş kavimlerin yanlışları bahçe sahipleri üzerinden veriliyor.
“Şüphesiz biz, vaktiyle "bahçe sahipleri “ne belâ verdiğimiz gibi, onlara (Mekkeli inkârcılara) da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin etmişlerdi.” (Kalem-17) bu ayet ve kendisinden önce gelen ayetler bir toplum tasavvuru sunuyor. Mekke toplumunu düşündüğünüz de bu ayetin önemi çok ama çok büyük olduğunu göreceksiniz. Mekke yöneticileri yani Daru’n-Nedve yönetimi ve onlarla beraber olan yönetici ve sermaye sahipleri, toplumu sömürüyor köleleştirip kendilerine hizmet ettiriyor. Sadece gariben halka değil o bölgeye gelen tüccarların da mallarını gasp ediyorlardı, bunu Hilfü’l Fudul müessesinin kurulmasından anlıyoruz. Allah böyle bir topluma Hz. Musa (a.s.) kıssası değil Hz. Yusuf (a.s.) kıssası değil ve Kur’an’da geçen diğer kıssalar değil özellikle bahçe sahipleri kıssasını anlatıyor.
O dönemin Mekke yöneticileri zengin her şeyin sahibi kendileri olduklarını söylüyorlar. Kendilerinin Taif’te böyle yazlık bağları ve bahçeleri vardı, tabir yerindeyse Taif onların yazlıkları bağları ve bahçeleri keyif yerleriydi. Allah Peygamber’i üzerinden karşılarında ki topluma bir mesaj veriyor. Bu mesaj aslında Mekke toplumuna mustaz’af gariban, halkına veriliyordu. Siz bu bahçe sahiplerini güçlü kuvvetli sanıyorsunuz bakın geçmişte bunlar gibi olan bir halk vardı ve onlar nasıl bir akıbete uğradılar. Ey bahçe sahipleri olan elitler bakın geçmişte sizin de bildiğiniz bahçe sahipleri vardı Allah onlara ne yaptı görün ve ibret alın diyordu. Allah daha vahyin başında peygamberi üzerinden tolumu uyarıyor, bu uyarı bir anlamda tehdit o toplumun elitlerine ve yöneticilerine yapılıyor. Toplumun yöneticilerine gelen tehdit halk nazarında ilgi görüyor, toplum ’un dikkatleri buraya yöneliyordu. Allah toplum psikolojisi yönetimini peygamberi üzerinden sunuyor. Kendilerini sömüren bu sistemden başka bir sistemin olmadığını düşünen yığınlar, olsa da bundan farklı olmaz diye düşünüyordu. Çünkü oranın halkı geçmişte fil vakası yaşanması Kâbe’nin burada olması Allah burayı koruyor algısının toplumda yerleşmiş olması kaçınılmaz. Allah buranın böyle yönetilmesini istiyor, yoksa bunları da fil ordusu gibi helak ederdi algısı yerleşmiş olması kaçınılmaz bir algı ve psikoloji oluşturur.
Bugün yaşadığımız toplum da Kur’an’a verilen kutsiyet algısına benzer bir algının yerleşmiş olması olasıdır. Bizim toplum da kitabı kutsal kabul eder ona saygı duyar, evlerinde yüksek köşelere asar, içinde ne olduğunu pek önemsemez. Tıpkı Mekkelilerin sevap kazanmak için Kâbe’yi tavaf etmeleri gibi, bizim toplumda kitabı sevap kazanmak için okur. Surede gelen bu ayetler tesadüfi değil özellikle seçilmiş ve muhatabın karşısındaki topluma iletmesi istenmiştir. Hedef toplumun bahçe sahipleri olsa da, asıl mesaj toplumun mazlum yığınlarınaydı. Allah bu sömürü sistemini reddediyor peygamberi üzerinden topluma iletiyor. Kendilerini çepeçevre kuşatan sömürü, soygun düzenine, kölelik düzenine karşı uyanma mesajıydı. O dönemde yaşayan toplum bu mesajı almış Allah’ın vahyine kulak kabartmış kendileri için ne söylediğine ve ne önerdiğine bakmaya başlamışlar. Bu yöneliş kulak kesilme sonrasında gelecek ayetlerin toplum nezdinde bir karşılık bulmasına zemin hazırlıyordu. Allah peygamberi üzerinden bir strateji uyguluyordu. Bugün biz bu kitabın muhatapları bu stratejiyi iyi okumalıyız çünkü başarı ve çözümün yolu bu stratejide olduğunu düşünüyorum.
Bu ayet üzerinden gelin kendi toplumumuzu değerlendirelim. Bizim yaşadığımız toplum tıpkı Mekke deki gibi kendini dine nispet ediyor. O dönemin insanın bir kısmı kendini hanifliğe, geri kalan çoğunluk İbrahim’in dinine nispet ediyordu. Bu toplumun insanı kendini Müslümanlığa nispet ediyor. İkisi de Allah’ın gönderdiği peygamberlerin öğretisi. Biri Hz. İbrahim’den gelen haniflik, bu topluma gelen Hz. Muhammed (s.a.s.)’in getirdiği İslam dini. Bugün bu toplumda bahçe sahipleri kimler biraz buralara bakalım.
Bugünün bahçe sahipleri devlet kurumları olabilir mi? Mekke ile özdeştirdiğimizde yönetim erkine ve kurumlarına geliyor bu tehdit. Bugünde toplumu tıpkı Mekke’de olduğu gibi sömüren devlet kurumları yok mudur? Örneğin: merkez bankası, vergi daireleri, sgk, esnaf odaları, sanayi odaları, bunlar vatandaşı borçlandırmıyor mu? Bunların bahçelerine vatandaş girebiliyor mu? Bu bahçelerde çalışan vatandaşlar, bahçe sahipleri için birer köle değil midir? Kendilerine hizmet eden koydukları kuralları hiç sorgulamadan yerine getiren köleler. Dikkat edin Mekke’de Allah toplumu sorgulatıyor, bahçe sahipleri kıssası üzerinden. Bir başka örnek belediyecilik olarak söyleye biliriz buralara seçilenler sizce bahçe sahiplerine benzemiyor mu? Vatandaşın arsasına evine imar planları yaparak çökmüyorlar mı? Seçim zamanları cömert, mütevazı, iş başına geldikten sonra bahçe sahibi olmuyorlar mı? Mekkeli Daru’n-Nedve yöneticilerinden ne farkları var. Sizce seçilen yöneticiler Hz. Peygamber’e mi benziyor yoksa Velid bin Muğire’ye mi? işte biz eğer bu kitaba tabi isek bahçe sahiplerini buralarda arayacağız. Oysa bizim toplumun hocaları cemaat ve kanaat önderlerinin çoğu üç beş kuruş imkânı olan Müslümanları uyarıyorlar dikkat edin bahçe sahipleri gibi olmayın diye. Oysa bahçe sahipleri vahyin gelişine bakarsak Müslümanlar değildi Mekkeli elitlerdi. Bugün bizim toplumda bahçe sahipleri Milletvekilleri, Belediye Başkanları, vali, Hâkimler, Savcılar gibi milletin malını kendine bahçe yapanlar değil midir? Yaşadığımız toplumda bu yönetim sistemi vatandaş lehine hangi yasaları yapmış, yapılan yasalar bu yönetim sistemine yeni bahçeler oluşturmuyor mu? Yönetenler bahçenin sahibi vatandaşlar onlara hizmet eden köleler pozisyonunda değiller mi?
Bahçe sahiplerini bu toplum iyi analiz etmeli yönetim ve yargı vb. gibi kurumlar sizce hangi bahçe sahibini kuruyor kolluyor. Dikkat edin Allah resulü bu ayetleri okurken kendisine kulak kesilen bir toplum vardı. Bu toplum kendilerini sömüren bu sistem üzerinden kendilerine bahçeler inşa eden bir topluma söylüyor.
Yaşadığımız toplumdan bir örnek yazayım oturduğum semtte gecekondular arasında belediye bir cami yaptı. Bu cami dışardan baktığınızda muazzam lüks ve güzel. Anlayış şu evine ekmek götüremeyen gariban vatandaş lüks camide ibadet etsin anlayışı. Sizce bu anlayış Allah resulünün ve onun bize yaşayarak bıraktığı kitabın neresine benziyor veya uyuyor. Bırakın Mekke’yi, Medine’de yapılan ilk mescidi gözünüzün önüne getrin ve değerlendirin. Aslında lüks cami yerine o bölgede yaşayan mazlum halkın ihtiyaçlarına harcansa daha doğru olmaz mı? Bu lüks özelliği bahçe sahiplerinin özelliği değil midir? Kendisine Müslüman ismini vermiş yaşantısı, hayatı yaşama biçimi tamamen bahçe sahipleri gibi, toplum bu özellikleri kendisinde bulunduran insanlara Müslüman diyor. Daha vahyin ilk başlarında Allah toplumdaki yanlışları bu kıssayla gündeme getirip iman sahipleriyle bahçe sahiplerini birbirinden ayırıyor. Bu toplum ise bahçe sahiplerini asıl iman etmiş Müslümanlar olarak görüyor.
İnen bu sureyi bir daha okumanızı ve Allah resulünün hayatını göz önünde tutarak değerlendirmenizi tavsiye ediyorum. Sureyi buraya yazmadım konuyu uzatmamak adına sizden ricam kalem suresini baştan sona okuyun. Sonra oturup düşünün neden Allah daha vahyin ilk yıllarında başka kıssaları değil de bu kıssayı o toplumun gündemine getiriyor üzerinde biraz tevekkül edin. Hz. Peygamber’i gözünüzün önüne getirin bu toplumu ve o dönemdeki toplumu değerlendirin bahçe sahiplerini tespit etmeye çalışın. Şunu kaçırmayın bu sure indiğinde yer Mekke, muhatap Mekke’nin bahçe sahipleri yani Müslümanlar değil. Tabi biz Müslümanlarda bize düşen payı alalım, iyi bir muhasebe yapalım.
Allah bizleri bu bahçe sahipleri gibi olmaktan muhafaza etsin.