Bir annenin oğluna son defa sarılışı, bir şehid eşinin kocasına son bakışı ve el işaretiyle “Seni seviyorum” deyişi, idama yürüyen kocasına o hapisteyken doğan çocuğunun ilk dişinin çıktığını işaret yoluyla anlatmaya çalışan bir bayan, şehid olmuş oğlunun başında “Elhamdulillah, Elhamdulillah” diyen ciğeri yanmış bir anne…
İdama yürüyen gençlerden bir tanesinin konuşmasını dinledim. “Sizinle hesaplaşacağız mahşerde!” diyordu onurlu bir duruşla. Yine bir başkası “Siz dünyayı istiyorsunuz, biz ahireti” diye haykırıyordu imanın doruklarında. Ya okuduğu neşidle karşısındaki zalimlere Allah’ı ve ölümü hatırlatan genç! Ölüme gülerek gidenler! Dünyadan Allah için seve seve vazgeçenler! Ve onların bu mücadelesinin yanında biz…
Allah’a iman etmiş, zalime boyun eğmemiş, tekbir sesleriyle idama yürüyen gençlerdi onlar. Bir ses bıraktılar, bir çığlık. Güçlerinin yettiği, ellerinden gelen buydu. Kimi aylarca elektrik şokuna maruz kalmış, kimi bilincini işkencede kaybetmiş, kimi defalarca tecavüze uğramış…
Evet kardeşlerim! Bu insanlar masum. Tek suçları zamanın firavununa, zamanın zalim diktatörüne Müslümanca karşı durmak… İmanları, onurları ve vicdanları tertemiz. Rabbim inşaallah şehadetlerini kabul eder ve onlardan razı olur.
Mısır’da olan bu zulümlere bir dur diyemeyen, Suriye’de yedibin kadının hapiste olmasına ses çıkaramayan, Suud’da, Türkiye’de ve daha bir çok yerde Alimlerin, Hocaların ve Müslümanların haksız yere zindanlara atılmasına tavır alamayan İslam alemi belki de tarihinin en kara, en iğrenç günlerini yaşıyor. Yeni Zelanda’da camilerimiz basılıyor, Müslümanlar katliama uğratılıyor dünya Müslümanları olarak seyrediyoruz. Yeni Zelanda başbakanı kadar bile olamıyoruz. O, bölgeye gidiyor, hadis okuyor, yanınızdayız mesajı veriyor. O, Müslümanların yanında iken biz dünya Müslümanları nerelerdeyiz?
Dünyada Müslümanlara yapılan hangi zulme karşı çıkacağız? Nasıl böylesine korkaklaştık? Nasıl böylesine aciz düştük? Zira tarağın dişleri gibi olmamız gerekirken ortada ne tarak kaldı ve ne de dişleri…
Ceviz kabuğunu bile doldurmayacak meseleleri gündem yapıp birbirine düşen, Dünyevî makam ve mevkî kaygılarıyla hak ve hakikatten sapan, Her türlü zulme ve zalime karşı vicdanını bastırıp susan, adaleti ve mutluluğu başka sistemlerde başka kanunlarda arayan, Dünyanın dört bir köşesinde zulme uğrayan Müslümanların feryatlarını duymayan, görmeyen, üç maymunu oynayan, Gündelik işlerini öncelikleyip zevklerinden vazgeçmeyen, merhameti, vefayı, kardeşliği unutan ve herşeyden önce Kur’an’ı mehcur bırakan bir topluluk haline nasıl geldik? Bu koca ümmet bu hale nasıl düştü?
Kendi menfaatlerimiz, İslam’ın izzetinin önüne geçti. Ve böylece ne izzet kaldı Müslümanlar da ne de şeref. Her tecavüz edilen bacımızla, her zulme uğrayan kardeşimizle, her açlık ve işkenceyle ölen çocuğumuzla biraz daha ateşe yaklaştık. Hatırlayın ne diyordu o suriyeli çocuk?
“Sizi Allah’a şikayet edeceğim.”
Yüreklerimizi parça parça etmiyorsa bu söz, gözlerimizden yaşlar akıtmıyorsa ve bizi hala harekete geçirmiyorsa ne hakiki bir iman’dan, ne kuvvetli bir İslam’dan ve ne de temiz bir vicdan’dan söz edebiliriz.
Evet kardeşlerim! Tüm bu yazdıklarım bizi umutsuzluğa götürmemeli, şevkimizi kırmamalı. Tam aksine yeniden hareketlenmeliyiz ve İslam davasına katkıda bulunmalıyız. Tüm ümmet olarak özeleştiri yapıp eksiklerimizi, hatalarımızı tesbit etmeli, acilen bu sorunların çözümüne odaklanmalıyız. Tüm imkânlarımızla nefsimizde ve çevremizde tevhidi hakim kılabilmek, ayaklı Kur’an olabilmek, doğru bir sünnet anlayışına kavuşabilmek için gayret göstermeli, fedakarlıklarda bulunabilmeliyiz. Nerede Müslüman varsa kardeşimiz olarak görmeli ve sevmeliyiz. İslam kardeşliğini yeniden ümmetin gündemine taşımalıyız. İslam’ın izzetini Müslümanların menfaatlerinin üstünde görmeliyiz. Kâfir, zalim ve tağutlara karşı ümmet olarak elimizden, dilimizden, kalemimizden vs. ne geliyorsa hep birlikte yapmalıyız. Eğer bizler bugün harekete geçmez isek yarın bizlerde kalmayacağız.
Son söz olarak Rabbim bizim ve ümmetimizin basiretini açsın. Feraset versin.
Ve bizleri hakkıyla iman eden, cihad eden, zulme karşı duran, izzet ve şeref sahibi müminlerden eylesin. Amin!