DEPREM Mİ YIKICI İNSAN MI? - HIZIR YILDIRIM
Deprem yağmur gibi, rüzgar gibi, yeryüzünün değişmez yasasıdır. İnsanı ürküten bir sarsıntısı vardır. Bize kıyameti ve mahşeri hatırlatır.
Yeraltı zenginlikleri gün yüzüne çıkarır gazlar ve elementler gibi. İnsan bundan faydalanması gerekirken; fay'ların üzerine yapılar inşa eder.
Halbuki yapı yerine ekim alanı yapsa daha çok ürün alır.
Gevşek zeminlerde yapı inşa etmek çok risklidir. Depreme dayanıklı ev inşa edilse bile yan yatma riski mevcuttur. Zemin etüdü muhakkak yapılmalıdır. Yapılaşma alanı ise kırsal alanda olması ve düz araziyi ekime açık olmalıdır. Bugün maalesef tam tersini yapıyoruz.
Onun için insanoğlu hep acılar yaşıyor. Depremin bir dakikalık yıkıcı etkisi hem mala hemde cana onulmaz yaralar açmakta. Sağ kalanlar travma yaşıyor, yaralı kurtulan bir çoğu uzvunu kaybediyor ve piskolojik sorunlar yaşıyor; ölüm ise diri diri toprağa gömülmek gibi acılar içinde geliyor. Uzun süre enkaz altıda sağ kurtulanları ise yakından dinlemek lazım, enkaz altında ne yaşadın diye?
Yaşadığımız coğrafya deprem ile kuşatılmışsa dikkat etmek gerekmez mi? İnsan önce tedbir almalı, sonra takdir Allah'a olması gerekir. Ama bir çokları kader deyip yanlış yaptıklarını görmezden geliyor. Allah kuluna zülmetmez, kul kendine zülmeder. Allah kuluna şer dilemez, kul şerri kendi ister. Tedbirsizlik kader ve alın yazısı olamaz.
Dünya bir kaç gün kalacağımız imtihan alanı, bir kaç gün içinde ne yapmışsak ahiret yurduna onu götüreceğiz. Ya şer, yada hayır. İnsan hayrı istetiği gibi şerri de ister. İnsan aceleci yaratılmıştır.
Kısacık dünya hayatında imtihanı kazanmak için insanın meşru işlere yönelmesi lazım; ölüm bizi ne zaman, nerde, nasıl, nerede bulacağını bilmiyoruz. Her an her şeye hazırlıklı olması lazımdır. Ecelin ertenmesi söz konusu değildir ancak; ihmalsizlik ile insan ecelini öne alır.
"Depreme dayanıklı evler inşa edelim doğrusu budur da? Kendi vücut dizaynımız da harama dayanıklı mı? Şeytanın desiselerine karşı dayanıklı iman gücüne de sahipmiyiz? Kendi nefsimizin şer isteklerine karşı dayanıklı bir şekilde terbiye ile ıslah ettik mi? Kendimizi ve neslimizi dayanıklı ve koruyucu Kur'an ile besledik mi?.."
"Yoksa; kısa yoldan zengin olmak için insanlara mezar evleri mi sattık? Hırsızlık arsızlık gözlerimizi kör etti de insanları görmemezlikten mi geldik?
Resülün sünnetini terkedip, Kur'an'ı mehcur mu bıraktık? Para hırsı, mal hırsı benliğimizi aldı da cehenneme ateş mi taşıdık? Yalan dolanla insanları kandırdık da; Allah nasıl görmezden gelindi? Oysa gözler kayıt altında, kulak dinleme ile, dil söylemek ile, eller ve ayak şahitlik ile kayıt altnda nasıl inkar edeceksin?.."
Diri diri gömülen insanlık ve geride yaralı gönüller bıraktı. Hayallerimiz, dünyalık işlerimiz, hırslarımız, makam ve şöhret, para, mal, mülk kazanma hırsı da enkaz altında kaldı. Şimdi yaraları sarma zamanı.
Hayatımızın her alanında Allah olması gerekir besmele gibi, Allahû Ekber gibi, sübhanallah ve elhamdülillah gibi, Alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim esması gibi. İbrahim (as) gibi Allah'ı dost ve vekil kılarsan unutma Allah hep seninledir.
"Yoksa nefsinin esiri, ins şeytan, cins şeytan dostun olur, haberin olsun!" Hırsına yenik düşer ebedi helak olursun.
Deprem hocanın bize öğütleri: Allah'ın emri dışına çıkmayın, imanlı akıl nimeti ile sağlam işler yapın. Fay hattım üzerinde yapılar inşa etmeyin. Birbirlerine el uzatın, öldürmeyin, zina etmeyin, "Ey Allah'ın kulları kardeşler olun!.."
Çürük yapılarda ecel limitini tamamlamış, sağlam yapılarda olanlara yeni hayat bahşedilmiştir.
Kurtarma ekipleriyle, yardım gönderen, tır şoförleri ile, makina ve operatör ile, her türlü yardıma koşan gönüllüler vs Rabbim hakiki imanla şereflenmeyi nasip etsin.
Müslüman kardeşlerimiz de Rabbim ecrinizi kat kat versin. Ölenlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, geride kalanlarımıza da sabır, kalpleri marazlı olanlara da hidayet nasip eylesin.
"Ey deprem mağduru kardeşim, ayağa kalkacağız birlkte hem evimizi, hemde kendimizi inşa ve ıslah ile edeceğiz!.."