Mübarek ramazan ayında bu toplum bir imtihan verdi. Bu imtihan ramazan ayında ve ramazanın son 10 gününe denk geldi. Allah’ın bir tokadı mı yoksa tesadüf mü bilinmez. Bu seçimde kendini İslam’a nispet edenler ile laik seküler kesimin seçimi oldu. Bir kaybedenler birde kazananlar var. Kaybedenler az çok belli. Eğer biz kaybedenin ak parti olduğunu düşünüyorsak yanlış düşünüyoruzdur. Kaybedenlerin Allah’ın dininin temsilcileri olan Müslümanlar olduğu algısı yayılmaya çabalanıyor. Karşı taraf, konuşmalarında şu cümleyi kuruyordu: “artık göğsünüzü gere gere Atatürk diyeceksiniz, artık kuytu köşelerde değil bağıra bağıra Atatürk diyeceksiniz” bu bizlere bir şeyler anlatıyor olmalı. Oysa Atatürk konusunda kaybeden taraf kazanan taraftan daha çok bağlılık gösteriyor ve sahipleniyor. Kazanan taraf hedefe Erdoğan’ı değil onun temsil ettiği dini kimliği koymuş görünüyor. Galiba kazanan tarafın amacı üzüm yemek değil, bağcı dövmek olduğu görünüyor.
Düşünün; koca koca medya kanalları, devletin imkânları, yetmez devletin yayın organları hepsi size çalışacak ama siz kaybedeceksiniz. Demek ki ediliyor, bunun örnekleri insanlık tarihinde sayısızca var. Hatta okuduğumuz Kur’an bize bunların örneklerini sunuyor. Tabi olduğumuz, örnek aldığımızı söylediğimiz, Peygamber bile böyle bir atmosferde başarı elde etti. Peki, neydi kaybettiren, toplum neden bunca medya ve manipülasyonlara rağmen tercihini farklı yaptı. Gelin bunları biraz ete kemiğe büründürelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her sıkıştığında sığındığı liman, bu sefer kendisini terk edecekti. Bu liman İslam’dı. Dikkat edin her başı sıkıştığında bu toplumun Müslüman muhafazakâr insanlarına sığınıyordu, bu seferde aynı şeyleri yaşadık. Amma unuttuğu bir gerçek vardı, artık 90’lı yılların cahil bırakılmış muhafazakârları yoktu karşısında. Artık düşünen, yorumlayan, söze-slogana değil yapılan icraatlar bakan bir toplum vardı karşısında. Beni tanıyan herkese şu cümleyi söylediğimi bilir, “akp’yi iktidara getirenler götürecekler” derdim. Onu şundan dolayı söylerdim; akp’nin seçim kazandığı ilk döneme bakın hiç sandığa gitmeyen bu toplumun Müslümanları sandığa gittiler. Ortalama %8 ile 10 arasında bir rakama tekâmül eder, bu sandığa giden kesim. Bugün akp’nin kaybetmesinin sebebi bu %8’lik kesimin sandığa gitmemesi desek yanlış olmaz kanaatindeyim.
Bu sonuç çok şey anlatıyor bu topluma özellikle Müslüman muhafazakârlara okumasını doğru yaparlarsa tabi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresi bu sonucu kendi elleriyle hazırladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı iktidara getiren ne kadar neden varsa bugün hepsi bir araya toplanmış durumdadır. Tarih tekerrür ediyor sanki. Hatırlayın MHP koalisyonu iktidar ve arkasından gelen krizler, bunun tuzu biberi olan İzmit depremi. O dönemde de partiler arası pazarlıklar. Ve arkasından yapılan ilk seçimde yeni kurulan partinin iktidarı. Bugün farkında mısınız bilmiyorum yine ekonomik kriz ve yine iktidarda MHP, AKP ve yine deprem tesadüf mü yoksa geçmişini unutanların akıl tutulması mı? bilinmez.
Cumhurbaşkanı Erdoğan artık şunları iyi okumalı; kendisinin bu toplumun Müslümanlarının başına bela ettiği 6284 sayılı yasa topluma rağmen dayattı. Buna itiraz eden Yeniden Refah oylarını artırıyor buradan ders çıkarmalı Erdoğan. “Kadının beyanı esastır” deyip milyonlarca insanı evinden yasa zoruyla sokağa atmanın bir sonucu olmalıydı. Geçmişte Müslümanlara yapılan zulümleri dillendirirken Cumhurbaşkanı Erdoğan şu cümleleri kuruyordu; “Millete deli gömleği giydiriyorlar” diyordu. Bu saya bu millete giydirilmiş deli gömleğidir. “Süresiz nafaka zulmü”, bu toplum bunu Erdoğan düzeltir diyordu -özellikle muhafazakâr kesim- ama düşündükleri gibi olmadı ve bununda bir karşılığı olacaktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendine yandaş medya alanları açtı ve ülkenin medya alanında tekeli oldu. Bu medya kuruluşları Erdoğan’ın söylemlerinde olduğu gibi Müslümanlara mı hizmet etti yoksa tersimi oldu? Bu medya kuruluşları; bu Müslüman toplumun bütün değerlerini ayaklar altına alırken kimsenin sesi çıkmadı. 90’lı yılların Televole kültüründen illallah eden toplum bu sefer Esra Erolları, Müge Anlıların kültürünü tanıyacaktı. İşte bu kültürün yetiştirdiği yeni nesil sandığa gitti, tercihini yaptı ve sonuç ortada. Bu toplum 90’lı yıllarda Müslümanlara güveniyordu, o yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı iktidar yaptı. Rüşvetten, torpilden, ranttan, adaletsizlikten artık bıkmıştı toplum. “Bunu Müslümanlar düzeltir” dediler, “çünkü onlar her şeyden önce bir iş yapacaklarında Allah’tan korkarlar” diye düşünüyorlardı. Bugün geldiğimiz noktada hiçte öyle olmadı. Adaletsizlik mi “Müslümanım!” diyenlerde, adam kayırma mı “Müslümanlarda!”, rant mı “Müslümanlarda!”, rüşvet mi adı değişse de sapına kadar “Müslümanlarda!”. Daha doğru bir ifadeyle toplumun Müslüman dediği kesimlerde! Yoksa gerçekten Allah’ın hükmüne ram olmuş hakiki Müslümanları kast etmiyorum, onların seçimle de işi de olmaz zaten.
İslam’ı temsil ettiğini düşünülen Akp’in bu toplumda, Müslümanlara verdiği zararı hiçbir parti, ideoloji vermedi. Erdoğan’ın “Müslüman!” belediye başkanları, çalıştıkları her şehirde rant oluşturdular. Devletin hazinesine ait mülkleri nasıl birilerine peşkeş çektiler herkes bilir. Bir cemaate “ne istediniz de vermedik” diyecekti, itiraf gibi. Yetmedi gariban vatandaşın tapulu arsalarına imar planları diyerek nasıl çöktüler, oturup düşünsünler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Biz İstanbul’a ihanet ettik” demişti bir konuşmasında, hemen arkasından söylediği cümleler çok daha vahimdi; “Artık yüksek katlı binalar değil yatay mimari uygulanacak, imar planlarında” diyordu. O günden buyana Erdoğan’ın partisinin belediye başkanları -dikkat edin- yandaşlara gök delenler, gariban vatandaşa yatay mimari imarları vermeye başladılar. Aynı ilçede yandaşların oturduğu mahallede gökdelenler, yan mahallede yatay mimari, bu vatandaşın malına çökmek değil mi? Bu sonuçların bir nedeni de bu değilimdir? Dikkat edin bu yatay mimari fikrinden sonra İstanbul’da artık müttehitler dönüşüm yapmamaya başladılar. Sonuç; uçuk kaçık kiralar, uçuk kaçık ev fiyatları, kimin işine yaradı, hükümetin oturup düşünmesi gerekir.
Şu cümleler çok şey anlatıyor tabi onurlu olan varsa: “Paçamıza yapışanlar–Gölgemizde büyüyenler” kimler bunların paçasına yapışmış oturup düşünsün, böyle büyüklenme ve kibir bir Müslümanda olur mu?
Fazla uzatmadan başlıklar halinde kaybettiren nedenleri yazalım.
Memura verip emekliye vermemek zarar verdi!
“Bize oy vermezseniz, biz olmazsak bu emekli maaşını da alamazsınız..”
“Emekliyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz”, sözü verdiği halde bağ-kur pirim sorununun üstünü örtmeye çalışmak.
“Fırsatçılara göz açtırmadık, açtırmayacağız, fırsatçı marketlere şu kadar ceza kestik...." söylemleri zarar verdi!
Bir hâl yasasını bile çıkartamamak zarar verdi!
Başıboş köpekler meselesini bile defalarca söz verildiği halde çözememek zarar verdi!
Konutlarda %25 uygulaması, kiracı ile ev sahibini birbirine düşürdü, zarar verdi, her biri "ters" etki yaptı. Bu konuda kendisini ikaz edenler dinlenmedi.
Turist Ömerlere itibar zarar verdi!
“Biz kazanınca Gazze kazanacak” söylemi zarar verdi!
Futbol Federasyonu'nun McDonald’s sözleşmesine müdahale edilmemesi zarar verdi,
Medyadaki goygoyculuklar, Gazze kan ağlarken espriler yapmaları zarar verdi, troller zarar verdi!
Süresiz nafakanın defalarca söz verildiği halde kaldırılmaması zarar verdi!
6284 zarar verdi!
Feministler zarar verdi!
İhsan Şenocaklara, Boynukalınlara ve daha nice Müslümanlara çekilen operasyonlar zarar verdi,
Kibir, israf zarar verdi!
Topluma tevazu ve mütevazılığı tavsiye edip, kendileri yapılan her işte açılış törenleri düzenleyip, yapılan işi insanların gözüne gözü ne sokmak riyakarlığı kaybettirdi!
Tabanın sesine kulak tıkamak zarar verdi!
Ailenin çöküşü zarar verdi!
Küçük esnafın çöküşü zarar verdi!
Hesapsız üniversiteleşme, mecburi eğitimin 12 çıkartılması, mesleksizliğin yaygınlaşması zarar verdi!
Tam da seçim öncesi Ayasofya'nın bir bölümünü paralı yapmak zarar verdi!
Her ağzını açana “fetöcü”, “hain” demek zarar verdi!
Özeleştiri yapıp bünyedeki yanlışları tespit etmek ve düzeltmeye çalışmak varken, dikkatleri başka yerlere çekip odağı dağıtma kurnazlığı zarar verdi!
Yandaşlara gökdelenler, gariban vatandaşa yatay mimari uygulamaları!
Her seçimde trilyonları, seçime giren partilere dağıtıp gariban emekliye, küçük esnafa gelince para yok anlayışı kaybettirdi.
Mavi Marmara’yı yola çıkaranları teşvik edip, günün sonunda “kimden izin aldınız” deyip o gemide şehit olanların ahları kaybettirdi.
Gazze diyip miting yapmak, “yanındayız” deyerek israile verip veriştirmek, arkasından israile yapılan ticareti kesmemek, tersine yükseltmek kaybetirdi. Bu mihvalde Müslümanlar ve toplum, rıyakar siyaseti bu sefer yemedi. Emekli amcalar maaşlarını Gazze’ye bağışlarken İsraille ticareti kesmeyenler kaybetti.
Bu topluma bir din yerleştirme planları, tasvvuf-tarikat dindalığı tutmadı, seçim öncesi üç beş sakallıyla poz vermek, cemaatlere yanaşıp oy istemek tutmadı, oy istemek dışında bu yapılara karşı yapılan hukuksuzluklar kaybettirdi.
Milletin paralarıyla yapılan hizmetleri kendi yapmış anlayışı, yetmez birde diyanet eşliğinde yapılan açılışlar kaybettirdi.
Topluma, vatandaşa zühtü ve sabrı tavsiye edip, kendileri ultra lüks umreler, tatiller balolar vb. nice yanlışlar kaybettirdi.
Bütün bunları yazdın-döktün, hiçmi olumlu bir şey yok diyeceksiniz. “Yiğidi öldür hakını inkar etme” diye bir deyim var bizim toplumda. Yaptığı güzel işler de var tâbi, yazmakla bitiremeyiz. Bu yüzden kaybettiren hususları yazmak kolay olacağından ve yazımızın asıl maksadının da bu olmasından sebep olumsuzlukları yazdık. Konumuz yaptığı icrahatlar değil kaybettiiren sebepler. Bularında yukarda büyük bir kısmını yazdım diye düşünüyorum. Müslüman adil kişidir. Bu yüzden hakkını teslim etmek gerekir. Bu seçim özelinde yaptığımız bir okuma, olumlu yönleri zaten toplum iktidar yaparak 20 yılık bir yönetim verdi. Böyle seçimle gelip bu kadar iktidarda kalan başka bir örnek yoktur herhalde.
Yukarıdan aşşağı yazıyı okuduğunuzda dikkat ettiniz mi bilmiyorum, yazılanlar genelde dünyalık menfaat odaklı. Yazılanlar arasında hiç Allah’ın dini vb. konular yok tuhaf değil mi? Oysa kaybettiren sebeplerin Allah’ın hükümlerinin şöyle veya böyle hatalı uygulanması olmalıydı. Neden mi çünkü kaybeden taraf kendini İslâm’a kitaba nispet ediyor da ondan. Bu toplumun tevhid’i müvahit müminlerini tenzih ediyoruz, onların böyle konularla işi olmaz olmamalıdır.