KADIN VE ERKEKLERİN İKTİDAR YARIŞI

Bu yazımızda, yaşadığımız toplumda, karşı iki cinsin birbirlerine karşı verdikleri iktidar yarışını gündemleştireceğiz. Yapacağımız analizler, kendi okumalarımızdan elde etmiş olduğum çıkarımlarımdır. Biz konuyu Allah’ın kitabı ve onun Resulünün yaşayarak bize örnek olarak bıraktığı sahih sünnetinden yola çıkarak anlamaya gayret edeceğiz. Yaşadığımız toplumda genel olarak bir deyim kullanılır, “biz ataerkil bir toplumuz.” Aslında bu deyimin hiçte öyle olmadığını göreceğiz. Ben bu toplumun, “anaerkil” bir toplum olduğuna inanıyorum. Bu kanaate varmak için ailenizi, akrabalarınızı ve yakın çevrenizi analiz edin, bu gerçeği göreceksiniz. Çocukların evliliklerinden tutun da yaşam bicilerine kadar müdahale eden anneler… Erkekler için “ana kuzusu” sözleri, kız çocukları için “anasının kızı” sözcükleri boşuna değil. Aynı anne ve babanın çocukları hep bir arada yaşarlar tâ ki evlilik dönemine kadar, evlilik olunca kardeşler birbirine hasım kesilir, bunun temel sebebi evlendikleri eşleridir, birinci derecede. Bizim toplumda yukarda söylediğim ataerkil deyimi bilinçli olarak kullanılıyor. Kadınları erkeklere karşı iktidar yarışının içine çekmek için yapılıyor. Bu tuzağa bu toplumun insanları maalesef kolay düştüler. Allah kendilerine “siz birbirinizin örtüsüsünüz” diyorken bunu hiç düşünmeden yarışın içinde bulduk kendimizi. Bu yarış son 20 yılda kendilerine Müslüman diyen bir kesimin iktidar olmasının temel saç ayağı oldu. Bu partinin politikalarına bakın temelde tamamen kadın üzerinden yürütülüyor. Kadınları kışkırtıp erkelerin üzerine musallat eden bu çirkin politikalar, Müslümanların bir birine örtü olması bir yana birbirinin hasımı haline büründü. Çok tuhaftır ki, bu toplumun Müslüman olduğunu haykırarak söyleyen örtülü kadınları yapılan bu politikalara hiç itiraz etmiyor, aksine sıkı sıkıya sarılıyorlar. Oysa Rahmanın Rahmetine ancak birlikte ulaşacaklarını unutmuşlar. Kıyasıya bir iktidar yarışıdır almış başını gidiyor.

Oysa biz bu dünyaya iktidar yarışı için eğil birbirimizi cennete götürmek için gönderilmiştik. Bu temel gaye unutulunca kim iktidar, kim daha güçlü algılarıyla birileri bizi ifsat ediyor. Verilen haklar alınan haklar, kim kime ne hak dağıtıyor? Allah bunları Müslüman için kitabında dağıtmış, neden beğenmeyip kendimizi Allah’ın yerine koyup yetki gaspına soyunuyoruz. Siz Allah’ın hudutlarını aşarsanız O’da sizi işte böyle zelil eder. Tesettürlü kadınlarımızın yanına mini etekli kızlar koyarlar, bunu da gayet normal bir olgu olarak kabul ederiz. Sakallı, namazlı/niyazlı babaların yanına dövmeli, dar pantolonlu gençler oluştururlar. Bu bizim kendi ellerimizle yaptıklarımızın bu dünyada ki tezahürü. Siz birde bunun ebedî olan ahiret gününü ve hesap gününü düşünün.

Şöyle bir soru soralım bu yukarda yazdıklarımızı gerçekten Allah’ın kitabına O’nun Resulüne tabi olan bir Müslüman yapar mı? Eğer yapıyorsa buna Müslüman denir mi? Kanaati sizlerin Kur’an bilgisine bırakıyorum.

Gelin birkaç örnek yazalım, çevrenize iyi bakın dün yanlış diyerek isyan eden insanımız, bugün dün yanlış dediğine nasıl sarılıyor. Çevrenizde çok görmüşsünüzdür yengesini, kız kardeşini, annesini yabancı bir erkeğin sadece yanında gördüğü için akla hayale gelmeyecek tepkiler gösterenlerin, bugün aynı durumu bizatihi kendisinin yaptığını görüyorsunuz. Bütün bunların aslında toplumun iman ettiğini söylediği dini hiç bilmediğinin bir göstergesi olduğudur. Biz son 20 yılda gördüklerimiz geçmişte yaptığımız yanlışların sadece bir gerçeği. Unutmayın yapılanlar bir sonraki nesilde sonuç olarak karşımıza gelecek. Şu öz eleştiriyi yapalım; demek ki geçmişte Müslümanlar eğitim, iman, din olarak uyguladığımız müfredat yanlışmış bugün sonucunu görüyoruz.

Unutmayalım toplumlar eksik ve yanlış yaptıkları yerlerden çökertilir. Bizim toplum geçmişte kadınları çok ihmal ettiler. Onları Kur’an kurslarında yetiştirenler, medreselerde yetiştirenler hep aynı yanlışı yaptılar. Kadınlarımıza, kızlarımıza sevap kazanma, en çok kim hatim yapar, en erken kim hafız olur yarışlarıyla hayatı bir yarış alanı algısı yükleyenler bugünü hesaplayamadılar. Çocukluktan itibaren yarıştırılan kızlarımız hayatı iktidar yarışı olarak algıladılar. Cahil bırakılan kadın Müslümanların çocuklarını/nesillerini yetiştirdi, işte bu istismar edilen kadınlar bugün karşımızdaki nesilleri yetiştirdiler. Bunun müsebbibi kim deriniz? Tabi ki bütün bu yanlışları yapan biz Müslüman olduğumuzu iddia edenleriz. Hiç hesaplamadığımız aklımıza gelmeyen yanlış uygulamalarımız ihmal ettiğimiz kadınlar eliyle yetişen nesillerimiz ancak bu kadar olurdu. İşte biz Müslümanların bu yanlışını gören birileri bizleri tamda buradan vurdular desek yanlış olmaz. Bugün iktidar olanlar işte bizim bu açık karnımızdan vurdular. Bütün politikalar burası üzerinden inşa edildi. Karşı çıkan ya kadın düşmanı veya istismarcı oldu, hakikati dillendiren neredeyse hiç kalmadı çünkü yaşayacağı sonu iyi biliyor. Onunda evinde aynı durumda olan bir kadın veya anne var neye nasıl karşı çıkacak, çıksa bile ilk itiraz kendi evinden gelecek. Gelin biz bunu yumuşatalım ilk muhalefet kendi yanında ki eşinden yükselecek. İşte burayı iyi analiz eden sistem biz Müslümanların evlerinin içini bile istediği gibi dizayn ediyor. İstediğiniz kadar itiraz edin hakikat bu, inanmıyorsanız dönün evinize bakın, söylediklerim çıkacak karşınıza. Bu hakikati kabullenmeyenler boşanıyorlar boşanmaları bile bir yarış kim kimden ne kadar dünyalık çıkar koparacak yarışı. Artık Müslüman kadınlarımız bile evlenirken Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle başlıyor, medeni hukukun verdiği haklarla sonuçlanıyor. Kimse Allah’ın emriyle başlayıp Allah’ın emriyle sonuçlanmasını düşünmüyor bile tabi istisnalar hariç istisnalar genel kaideyi bozmaz.

Kadınlarımız bu yarışın içine düşünce asıl görevlerini çoktan unutmuşlar, çünkü istenen ve elde edilecek sonuç buydu, yarışa odaklanıp hakikati unutmak. Allah kitabında Lut kavmini ve düştüğü sapkınlığı bize haber veriyordu. Eğer toplumun kadınları yaradanın onlara biçtiği rolü ve hakikati görmezlerse karşı cins olan erkeklerin onlara karşı olan ilgisi bambaşka yerlere gideceğini. Bizim Müslüman kadınımız artık toplumda erkeklerden ilgi görmüyorsa bunun müsebbibi kendilerinin yaptığı yanlışlar değil midir? Müslüman erkeklerimiz, bu kadın örtülü Allah’ın hukukunu biliyor diyerek evleniyorlar, günün sonunda nasıl boşanıp kurtulurum derdine düşüyorlar. Oysa evlendiklerinde kendilerinde huzur bulmalıydılar, öyle söylüyor Allah’ın kitabı “ Rum suresi 21. Ayeti kerimesinde. Bugün geldiğimiz noktada bunun tersi oluyorsa, ya biz kitabı okumadık ki bu hakikat yâda okuduk anlamak istemedik ki bu çok daha vahim. Toplumun geldiği durumdan birinci dereceden kadınlar sorumlu olduğunu unutmamalı. Eğer Allah’ın hukukuna riayet edip üzerine düşeni eksiksiz yapan kadınlar olsaydı toplum bu halde olmazdı. Tabi istisnalar genel kaideyi bozmaz. Biz geneli analiz ediyoruz.

Toplumda kocasının kendisini başka kadınlarla aldattığını haykıran kadın aslında şunu söylüyor, ben kocamın haklarını vermedim, onun huzur kaynağı olmadım oda bunu başka yerlerde aradı diyor okumasını bilirsek. Aynı durum erkek içinde geçerli, tabi fıtratı bozulmamış sapkınlığa uğramamış insanlar için söylüyoruz bunları. Eğer bu sapkınlıklar birinde varsa o Müslüman değildir. Tuhaflık şurada ki bu sapkınlık dediği işleri bugün kendine Müslüman diyen çevreler yapıyor olması. Siz birde bunların yetiştireceği nesilleri düşünün vay ki ne vay. Dün Müslüman olsun olmasın toplumda kızını, kız kardeşini erkeklerle bir arada görmek istemeyen insanımız bugün kızının erkek arkadaşının olmamasını, erkeğin kız arkadaşının olmamasını tuhaf karşılıyor doğrumu. Nereden nereye oturup düşünmek gerekiyor. Eğer bu yeni neslin yaptığı doğruysa eskilerin çektiği zulüm değil midir? Eğer bunların yaptıkları yanlışsa doğruyu yapanlar bunlara nasıl sessiz kalıyor veya bu durumu onaylıyor. Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir durum.

Allah kitabında Allah’ın Resulünde sizin için güzel bir örnek vardır buyuruyor Ahzap 23. Ayeti kerimesinde. Bu ayete bakarsak onun oluşturduğu toplum bizim için örnek alınması gerekiyor çünkü onu bize örnek gösteriyor Allah. Bugün biz bu ayeti sevap kazanmak için okuyoruz, oysa bu ayet bize bir model sunuyor. Hayatımızı topluluğumuzu oluştururken bir örnek ve model sunuyor. Biz modeli örneği bıraktık sevabın peşine düştük. Yarıştayız kim daha çok sevap kazanacak yarışı. Oysa bu kitaba tabi olanlar onun hükümlerini uyguladılar hem bu dünyada hem ebedi olan hayatı kazandılar. Dönün evlerinize, oturun düşünün, gerçekten aklıselim olarak tefekkür edin. Bir yarışın içine atıldınız, eve alacağınız bir eşya bile yarış sebebi, ihtiyaç giderme anlayışından uzak. Eşyanızın durumunu bile belirleyen çevreniz komşularınız oluyor. Bunu alabilmek için verdiğiniz bedelleri düşünün, birde size örnek olarak sunulan Peygamber’i düşünün onun yanlarında hasır izleri olduğu anlatılıyor kaynaklarda. O isteseydi Allah onu en lüksüne sahip kılmaz mıydı?

Bu yarış hayatın her yönünde karşımıza geliyor, haz peşindeyiz oysa Allah bize bunun tehlikesini lut kavmi üzerinden veriyordu. Haz odaklı yaşayan toplum evliliğinden sosyal hayatına haz almak için çabalıyor, bununda bir sınırı yok. Hazzın kurbanı olan toplum eşini yeterli görmüyor yok mu daha diyor. Buda bir yarış kim kazanacak kadın mı yoksa erkek mi? biz yarışa duralım, helak yanı başımızda duruyor. Kur’an da okuduğumuz helak sebepleri hep buralara dayanıyor insanın haddi aşması, kendisine verilen sorumluluğu ya yetersiz bulup ileri gitmesini veya görmezden gelmesine dayanıyor. Bugün bizim toplum da bunu yapıyor, ya yetersiz görüyor veya umursamaz bir tavır koyuyor.  Helak olan kavimlerde bir yarışın içindeydi, bu yarış onları doğru yoldan saptırdı. Bugün bizim toplumu da bu yarış iktidar yarışı doğru yoldan uzaklaştırdı.

Bu öyle bir yarış ki toplumda Müslüman, Müslüman olmayan herkesi etkiliyor, iki karşı cinsin birbirine üstünlük kurma yarışı. Herkes elinde olanı silah olarak kullanıyor, kadınlarımız kadınlıklarını, erkeklerimiz maddi ve bedeni güçlerini, silahlar aynı insan aynı helak olanlarda aynıydı. Oysa biz Müslümanlara bu yarışı sonlandırmamız ve yaradan Rabbe kulluk yarışı emredilmişti. Biz yaradan tek olan Rabbin rızası için mi yarışıyoruz yoksa şeytanın güzel gösterdikleri için mi? oysa okuduğumuz kitap bize yarışacağımız bir yol sunmuştu takvada yarışın diyordu, biz takvayı mı yanlış anladık acaba. Takvada yarışı kaybedenler hem dünya hayatını hem de ebedi olan ahiret hayatını kaybediyor.

Allah bizleri takva yolunda yarışanlardan eylesin. Amin.

Yorum yapın

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuzdan emin olun. HTML kodları kullanılamaz.